EğlenceAvcısı
Active member
Los Angeles:
Amerikan yaşamının sağlıklı yüzeyinin altında gizlenen karanlığı tasvir eden “Mulholland Drive” ve televizyon dizisi “Twin Peaks”in benzersiz ve gerçeküstü yönetmeni David Lynch öldü. 78 yaşındaydı.
Elini sanat eserine ve gişe rekorları kıran filmlere, televizyona, resme ve müziğe çeviren esrarengiz bir sanatçı olan Lynch, her şeyden önce ABD sinemasının en büyük auteur'lerinden biri olarak kabul edildi.
Resmi Facebook sayfasında bir açıklama okundu: “Biz ailesi olarak, bu adamın ve sanatçı David Lynch'in vefatını büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz.”
“Artık bizimle olmadığı için dünyada büyük bir delik var. Ama kendisinin de söylediği gibi, 'Gözünüz deliğe değil, çöreğe odaklanın.'”
Ölüm nedeni ve yeri belirtilmedi. Los Angeles'ta yaşayan Lynch, yıllarca yoğun sigara içtikten sonra amfizem hastasıydı.
ABD bağımsız sahnesine, 1977'de çığır açan korku filmi “Eraserhead”le çıktı; tüyler ürpertici ve şimdilerde kült bir klasik olan bu film, parası bittiği için beş yıl boyunca kısıtlı bir bütçeyle çekilmişti.
Lynch, sadomazoşist gizem “Blue Velvet” (1986) ve gerçeküstü gerilim “Mulholland Drive” (2001) gibi eleştirmenlerin hayranlık duyduğu filmleriyle sadık bir takipçi kitlesi edindi.
Ancak onu en çok, birçok prestijli televizyon dizisinin takip etmesinin yolunu açan, 1990'lardaki büyüleyici dizisi “Twin Peaks” ile hatırlayabiliriz.
En iyi yönetmen üçlüsü de dahil olmak üzere dört Oscar adaylığı bulunan, beyaz saçlarının şokuyla tanınan film yapımcısı, 2019'da evine sadece bir fahri heykelcik götürdü.
-'Korkusuz'-
Hollywood'un dört bir yanından gelen övgüler hızla sosyal medyada yayınlandı.
Yönetmen Ron Howard, “#RIPDavidLynch, kalbinin ve ruhunun peşinden giden ve radikal deneylerin unutulmaz bir sinema ortaya çıkarabileceğini kanıtlayan zarif bir adam ve korkusuz bir sanatçı” diye yazdı.
Komedyen ve aktör Patton Oswalt, Lynch'in son derece gerçeküstü tarzına selam vererek, “David Lynch, RIP. En azından fes takan at bana rüyamda böyle söyledi*. (*Tersine ve İsveççe)” dedi.
1946'da Montana'nın küçük bir kasabasında, ABD Tarım Bakanlığı'nda araştırma yapan bir bilim adamının oğlu olarak doğan Lynch, genç bir adam olarak Orta Amerika'yı yoğun bir şekilde dolaştı.
Boston ve Philadelphia'daki güzel sanatlar kolejlerinde resim eğitimi aldı.
Bir dakikalık animasyon filmi Amerikan Film Enstitüsü'nün dikkatini çekti ve burada daha sonra “Eraserhead” olacak film üzerinde çalışmaya başladı.
Bunu 1980'lerin yine siyah-beyaz ve trajik derecede derin çekilmiş, ancak kesinlikle daha yaygın ve erişilebilir olan “Fil Adam” izledi. Lynch ilk en iyi yönetmen Oscar adaylığını kazandı.
“Fil Adam” olarak anılan Joseph Merrick'in 1862'de Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan ve ciddi biçimde deforme olmuş bir fiziksel görünüme sahip bir rahatsızlıkla doğan günlüğünden uyarlanan filmde, başrollerde Anthony Hopkins ve John Hurt yer alıyor.
Bilimkurgu romanı “Dune”u 1984 yılında gişe rekorları kıran bir filme uyarlama girişimi, hâlâ hayranları olmasına rağmen Lynch'in daha az kabul gören çabalarından biri olacaktır.
Lynch, üniversiteden eve gelen ve kulağında kesik bulan genç bir adamı konu alan “Mavi Kadife” ile sanat eseri köklerine geri döndü. Araştırması Amerika'nın küçük kasabasının kötü yanını ortaya çıkarır.
Isabella Rossellini ve Dennis Hopper'ın yanı sıra sürekli birlikte çalıştığı Kyle MacLachlan ve Laura Dern'in de rol aldığı filmde, çoğu zaman onun en büyük eseri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda Lynch'in yönetmenlik dalında ikinci Akademi Ödülü adaylığını da kazandı.
1990 yılında “Wild at Heart” filmiyle Cannes'da Altın Palmiye ödülünü kazanan Lynch, 1990'daki lansmanından itibaren Amerikalıları hem büyüleyen hem de şok eden “Twin Peaks” ile dikkatini televizyona çevirdi.
Popüler ama sorunlu bir liseli kızın tecavüzüne ve öldürülmesine tepki gösteren birbirine sıkı sıkıya bağlı bir kuzeybatı kasabasının hikayesi, zamanının yıllar ötesindeydi ve bugün bile çoğu ağ programından çok daha karmaşıktı.
Ancak dizinin ikinci sezonunun ABC yöneticilerinin sözde müdahalesi sonrasında yönünü kaybetmesi ve iptal edilmesiyle reytingler düştü. 1992 yapımı daha da karanlık bir ön bölüm filmi başlangıçta eleştirmenler tarafından olumsuz karşılandı, ancak artık bir klasik olarak değerlendiriliyor.
– 'Tekil ve yeri doldurulamaz' –
Lynch, “Lost Highway” ve “The Straight Story” ile sinemaya döndükten sonra 2001 yılında ikinci tartışmasız başyapıtı olan “Mulholland Drive”ı çekti ve Lynch'e üçüncü en iyi yönetmen Oscar adaylığını getirdi.
Halüsinasyonlar ve şifreli olaylarla dolu şaşırtıcı bir dünyada, Naomi Watts, hafıza kaybı yaşayan gizemli bir esmerle tanışan saf bir aktrisi canlandırıyor; daha sonra her şey, hayranların bugün bile bunun anlamını tartıştığı şaşırtıcı bir şekilde tersine dönüyor.
Film yazarı David Thomson filmi “Hollywood'un neden olduğu kültürel yıkım hakkında şimdiye kadar yapılmış en büyük filmlerden biri” olarak nitelendirdi.
Lynch'in son uzun metrajlı filmi 2006'nın esrarengiz “Inland Empire”ıydı, ancak 2017'de kablolu yayın ağı Showtime için beğenilen bir devam serisiyle “Twin Peaks” dünyasına geri döndü.
Ancak hiçbir zaman emekli olmadı; Hollywood'un hemen dışında, Mulholland Drive'da bulunan stüdyosunda ve evinde kısa filmler, müzik ve resimler üretmeye devam etti.
YouTube kanalında düzenli olarak tuhaf hava durumu güncellemeleri yayınlayarak, çoğu zaman rahatsız edici sanatının ardındaki iyimser ve şakacı adamın altını çiziyordu.
Perşembe günü ailesinin anma töreninde, “Altın rengi güneş ışığı ve masmavi gökyüzüyle güzel bir gün” dedi.
“Twin Peaks” işbirlikçisi şarkıcı Chrystabell, “Bu acının derinliklerinde, tekil ve yeri doldurulamaz birine sevgiyle, saygıyla ve onu kutlayarak size katılıyorum” diye yazdı.
(Başlık dışında bu hikaye Haberler personeli tarafından düzenlenmemiştir ve ortak bir yayından yayınlanmıştır.)
Amerikan yaşamının sağlıklı yüzeyinin altında gizlenen karanlığı tasvir eden “Mulholland Drive” ve televizyon dizisi “Twin Peaks”in benzersiz ve gerçeküstü yönetmeni David Lynch öldü. 78 yaşındaydı.
Elini sanat eserine ve gişe rekorları kıran filmlere, televizyona, resme ve müziğe çeviren esrarengiz bir sanatçı olan Lynch, her şeyden önce ABD sinemasının en büyük auteur'lerinden biri olarak kabul edildi.
Resmi Facebook sayfasında bir açıklama okundu: “Biz ailesi olarak, bu adamın ve sanatçı David Lynch'in vefatını büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz.”
“Artık bizimle olmadığı için dünyada büyük bir delik var. Ama kendisinin de söylediği gibi, 'Gözünüz deliğe değil, çöreğe odaklanın.'”
Ölüm nedeni ve yeri belirtilmedi. Los Angeles'ta yaşayan Lynch, yıllarca yoğun sigara içtikten sonra amfizem hastasıydı.
ABD bağımsız sahnesine, 1977'de çığır açan korku filmi “Eraserhead”le çıktı; tüyler ürpertici ve şimdilerde kült bir klasik olan bu film, parası bittiği için beş yıl boyunca kısıtlı bir bütçeyle çekilmişti.
Lynch, sadomazoşist gizem “Blue Velvet” (1986) ve gerçeküstü gerilim “Mulholland Drive” (2001) gibi eleştirmenlerin hayranlık duyduğu filmleriyle sadık bir takipçi kitlesi edindi.
Ancak onu en çok, birçok prestijli televizyon dizisinin takip etmesinin yolunu açan, 1990'lardaki büyüleyici dizisi “Twin Peaks” ile hatırlayabiliriz.
En iyi yönetmen üçlüsü de dahil olmak üzere dört Oscar adaylığı bulunan, beyaz saçlarının şokuyla tanınan film yapımcısı, 2019'da evine sadece bir fahri heykelcik götürdü.
-'Korkusuz'-
Hollywood'un dört bir yanından gelen övgüler hızla sosyal medyada yayınlandı.
Yönetmen Ron Howard, “#RIPDavidLynch, kalbinin ve ruhunun peşinden giden ve radikal deneylerin unutulmaz bir sinema ortaya çıkarabileceğini kanıtlayan zarif bir adam ve korkusuz bir sanatçı” diye yazdı.
Komedyen ve aktör Patton Oswalt, Lynch'in son derece gerçeküstü tarzına selam vererek, “David Lynch, RIP. En azından fes takan at bana rüyamda böyle söyledi*. (*Tersine ve İsveççe)” dedi.
1946'da Montana'nın küçük bir kasabasında, ABD Tarım Bakanlığı'nda araştırma yapan bir bilim adamının oğlu olarak doğan Lynch, genç bir adam olarak Orta Amerika'yı yoğun bir şekilde dolaştı.
Boston ve Philadelphia'daki güzel sanatlar kolejlerinde resim eğitimi aldı.
Bir dakikalık animasyon filmi Amerikan Film Enstitüsü'nün dikkatini çekti ve burada daha sonra “Eraserhead” olacak film üzerinde çalışmaya başladı.
Bunu 1980'lerin yine siyah-beyaz ve trajik derecede derin çekilmiş, ancak kesinlikle daha yaygın ve erişilebilir olan “Fil Adam” izledi. Lynch ilk en iyi yönetmen Oscar adaylığını kazandı.
“Fil Adam” olarak anılan Joseph Merrick'in 1862'de Amerika Birleşik Devletleri'nde doğan ve ciddi biçimde deforme olmuş bir fiziksel görünüme sahip bir rahatsızlıkla doğan günlüğünden uyarlanan filmde, başrollerde Anthony Hopkins ve John Hurt yer alıyor.
Bilimkurgu romanı “Dune”u 1984 yılında gişe rekorları kıran bir filme uyarlama girişimi, hâlâ hayranları olmasına rağmen Lynch'in daha az kabul gören çabalarından biri olacaktır.
Lynch, üniversiteden eve gelen ve kulağında kesik bulan genç bir adamı konu alan “Mavi Kadife” ile sanat eseri köklerine geri döndü. Araştırması Amerika'nın küçük kasabasının kötü yanını ortaya çıkarır.
Isabella Rossellini ve Dennis Hopper'ın yanı sıra sürekli birlikte çalıştığı Kyle MacLachlan ve Laura Dern'in de rol aldığı filmde, çoğu zaman onun en büyük eseri olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda Lynch'in yönetmenlik dalında ikinci Akademi Ödülü adaylığını da kazandı.
1990 yılında “Wild at Heart” filmiyle Cannes'da Altın Palmiye ödülünü kazanan Lynch, 1990'daki lansmanından itibaren Amerikalıları hem büyüleyen hem de şok eden “Twin Peaks” ile dikkatini televizyona çevirdi.
Popüler ama sorunlu bir liseli kızın tecavüzüne ve öldürülmesine tepki gösteren birbirine sıkı sıkıya bağlı bir kuzeybatı kasabasının hikayesi, zamanının yıllar ötesindeydi ve bugün bile çoğu ağ programından çok daha karmaşıktı.
Ancak dizinin ikinci sezonunun ABC yöneticilerinin sözde müdahalesi sonrasında yönünü kaybetmesi ve iptal edilmesiyle reytingler düştü. 1992 yapımı daha da karanlık bir ön bölüm filmi başlangıçta eleştirmenler tarafından olumsuz karşılandı, ancak artık bir klasik olarak değerlendiriliyor.
– 'Tekil ve yeri doldurulamaz' –
Lynch, “Lost Highway” ve “The Straight Story” ile sinemaya döndükten sonra 2001 yılında ikinci tartışmasız başyapıtı olan “Mulholland Drive”ı çekti ve Lynch'e üçüncü en iyi yönetmen Oscar adaylığını getirdi.
Halüsinasyonlar ve şifreli olaylarla dolu şaşırtıcı bir dünyada, Naomi Watts, hafıza kaybı yaşayan gizemli bir esmerle tanışan saf bir aktrisi canlandırıyor; daha sonra her şey, hayranların bugün bile bunun anlamını tartıştığı şaşırtıcı bir şekilde tersine dönüyor.
Film yazarı David Thomson filmi “Hollywood'un neden olduğu kültürel yıkım hakkında şimdiye kadar yapılmış en büyük filmlerden biri” olarak nitelendirdi.
Lynch'in son uzun metrajlı filmi 2006'nın esrarengiz “Inland Empire”ıydı, ancak 2017'de kablolu yayın ağı Showtime için beğenilen bir devam serisiyle “Twin Peaks” dünyasına geri döndü.
Ancak hiçbir zaman emekli olmadı; Hollywood'un hemen dışında, Mulholland Drive'da bulunan stüdyosunda ve evinde kısa filmler, müzik ve resimler üretmeye devam etti.
YouTube kanalında düzenli olarak tuhaf hava durumu güncellemeleri yayınlayarak, çoğu zaman rahatsız edici sanatının ardındaki iyimser ve şakacı adamın altını çiziyordu.
Perşembe günü ailesinin anma töreninde, “Altın rengi güneş ışığı ve masmavi gökyüzüyle güzel bir gün” dedi.
“Twin Peaks” işbirlikçisi şarkıcı Chrystabell, “Bu acının derinliklerinde, tekil ve yeri doldurulamaz birine sevgiyle, saygıyla ve onu kutlayarak size katılıyorum” diye yazdı.
(Başlık dışında bu hikaye Haberler personeli tarafından düzenlenmemiştir ve ortak bir yayından yayınlanmıştır.)