Adatepe köyünün öyküsü

Kazdağları’nın güney eteklerinde zeytinliklerle çevrili taş meskenleri ve serin gölgeli sokaklarıyla adeta bir düş beldesi.

Genellikle iki katlı taş yapılarıyla dikkat çeken Adatepe köyünde bütün yapılar iç avlulu ve bahçeli.


Ana binaları iki katlı olup, ömür alt katta geçmekte, üst katta ise yatma kısımları bulunmakta.

Genelde çatıları kiremitli lakin toprak dam olan yapıların çatıları, yazın kışlık erzak kurutmak için kullanılıyor.


Adatepe, 1980’li senelerda büyük kent hayatından kaçan bir küme tarafınca keşfedilmiş. Bu küme, köyde harabe sayılabilecek yapıları satın alıp, klâsik mimariye sadık kalarak binaları yaşanılan yerlere dönüştürmüş.

Bugün köyün yerlileriyle dışarıdan gelenler ahenk ortasında yaşıyor. İki yaşlı çınarın yer aldığı meydan, köyün kalbinin attığı yer.

1989 yılında kentsel SİT alanı ilan edilen köy, bölgedeki tek korunan köy olma özelliğini de taşıyor.


Hemen yakınında ‘Zeus Altarı’ olarak ünlenen sunak yeri var. Etrafa hâkim bir zirvede olan sunak yerinde, taş bir oda ve su dolu bir sarnıç bulunuyor.


Zeus Sunağı’nın bulunduğu doruğa çıktığınızda, doyumsuz bir görünüm ile karşılaşırsınız, kıyısındaki köylerden dört mevsim dumanlar yükselen Edremit Körfezi, Ayvalık civarındaki adalar ve bütün baştan çıkarıcılığıyla Midilli Adası durmakta. Homeros, Troia Savaşı’nda Baştanrı Zeus’un savaşı buradan izlediğini söylemekte.

(Fotoğraflar: Murat Düzyol / DepoPhotos)
 
Üst