MEBBİS kullanıcı nasıl oluşturulur ?

Ilayda

New member
Misak-ı Milli’den İlk Taviz Hangi Antlaşmada Verildi?

Selam forum ahalisi! Tarih derslerinde hepimizin kafasını kurcalayan sorulardan biri vardır: “Misak-ı Milli’den ilk taviz hangi antlaşmada verildi?” İşte ben de tam bu soruyu merak edip buraya taşıyayım dedim. Hani bazen derslerde öğretmen anlatır, herkes not alır ama işin arka planı pek sorgulanmaz ya; gelin bu soruyu hem eğlenceli hem de samimi bir üslupla masaya yatıralım.

Misak-ı Milli Nedir?

Önce konunun temelini hatırlayalım. Misak-ı Milli, 28 Ocak 1920’de Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda kabul edilen, Türk milletinin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünü esas alan “ulusal yemin”dir. Bu karar, aslında Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosu niteliğindeydi. Yani “Bizim sınırlarımız burasıdır, fazlasını istemiyoruz ama bir çakıl taşımızı da vermeyiz” demekti.

Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik bakışıyla bu karar, “net hedefleri belirlemek, sınır çizmek ve diplomatik müzakerelerde güçlü bir kart elde etmek”ti. Kadınların empatik ve topluluk odaklı bakışıyla ise Misak-ı Milli, halkın moralini yükselten, birlik ve beraberlik duygusunu güçlendiren bir bağlayıcı sözleşmeydi.

Peki İlk Taviz Nerede Verildi?

Tarihçiler arasında bu sorunun cevabı genellikle aynı yere çıkıyor: Moskova Antlaşması (16 Mart 1921). Çünkü Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan Batum, bu antlaşmayla Gürcistan’a bırakıldı. İşin stratejik tarafına bakarsak, erkek bakış açısı burada hemen devreye giriyor: “Tamam, Batum önemli ama Sovyetler ile dostluk kazanmak, doğu sınırını güvence altına almak çok daha kritik.” Yani bir taviz ama hesaplı, sonuç odaklı bir taviz.

Kadın bakış açısı ise daha duygusal ve toplumsal: “Evet, Batum halkı bizden koparıldı ama bu karar, tüm milletin bağımsızlık mücadelesinde daha güçlü bir dayanışmaya zemin hazırladı.” Empati boyutunda, Batum’daki insanların durumu üzücü ama büyük resimde milli mücadeleye ivme kazandıran bir hamle olarak yorumlanıyor.

Neden Moskova Antlaşması?

Moskova Antlaşması’nın seçilme nedeni çok basit: Doğu sınırının güvence altına alınması gerekiyordu. Kurtuluş Savaşı henüz yeni başlıyordu ve her cephede aynı anda savaşmak imkânsızdı. Sovyetlerle dostluk, hem askeri hem de ekonomik açıdan can suyu oldu.

Burada erkek bakış açısı stratejik hesaplara yoğunlaşır: “Bir noktada kaybet ama genelde kazan. Doğuyu güvenceye al, batıya odaklan.” Kadın bakış açısı ise bu stratejik kararı, “toplumun genel çıkarlarını koruyan, birlik ruhunu besleyen, geleceğe umut aşılayan bir fedakârlık” olarak yorumlar.

Taviz Kavramına Eleştirel Bakış

Şimdi işin biraz mizahi tarafına geçelim: Taviz kelimesi bizde genelde kötü algılanır. Hani evde kardeşinizle kavga ettiğinizde anneniz “Hadi sen büyüksün, taviz ver” der ya; işte tam öyle. O an sinir oluruz ama aslında aile içindeki huzuru sağlayan şeydir. Misak-ı Milli’den verilen ilk taviz de biraz öyleydi: can sıkıcı ama uzun vadede mantıklı.

Peki forum ahalisi, sizce “taviz” her zaman kayıp mıdır, yoksa bazen akıllıca bir stratejik hamle midir?

Günümüz Perspektifi

Bugün baktığımızda Misak-ı Milli’nin ilk tavizi, aslında diplomasi tarihimiz için bir ders niteliğinde. Erkek bakış açısıyla bu ders, “her kazanım için planlı ve stratejik hareket et”tir. Kadın bakış açısıyla ise, “toplumsal bütünlüğü koru, duygusal bağları kuvvetlendir, halkın güvenini diri tut” mesajıdır.

Küresel dinamiklerde de benzer örnekler görüyoruz. Birçok ülke, kısa vadede bazı tavizler verip uzun vadede daha güçlü hale gelebiliyor. Yani mesele, verilen tavizin ne amaçla, hangi şartlarda ve hangi geleceği inşa etmek için yapıldığıdır.

Forum Tartışması İçin Sorular

- Sizce Batum’un bırakılması kaçınılmaz mıydı?

- Misak-ı Milli’den verilen bu ilk taviz, uzun vadede başarıya giden yolun bir parçası mıydı, yoksa gereksiz bir kayıp mıydı?

- Taviz kavramı sizce her zaman olumsuz mu, yoksa stratejik bir kazanımın parçası olabilir mi?

Sonuç: Misak-ı Milli ve Tavizlerin Anlamı

Özetle arkadaşlar, Misak-ı Milli’den ilk taviz Moskova Antlaşması ile verilmiştir. Batum bırakıldı ama doğu sınırı güvence altına alındı, Sovyetlerle dostluk kuruldu ve Kurtuluş Savaşı’nın batı cephesine odaklanmak mümkün oldu. Erkekler için bu, stratejik ve çözüm odaklı bir hamleydi. Kadınlar içinse, toplumsal dayanışmayı güçlendiren, duygusal olarak birliği diri tutan bir karar.

Kısacası, bazen “çizgiden ödün vermek” kayıp değil, geleceğe atılan sağlam bir adımdır. Peki siz ne düşünüyorsunuz forum ahalisi? Taviz mi dersiniz, strateji mi? Yorumlarınızı bekliyorum!
 
Üst