Kıdem Ne Demek Din? Ofis Mitolojisinden Forum Masasına Bir Gülümseme
Selam forumdaşlar,
Bugün biraz ciddi ama çok da ciddiye alınmaması gereken bir konuyla geldim: “Kıdem ne demek din?”
Evet, yanlış duymadınız! Kıdem… O gizemli kelime. İnsan kaynaklarının kutsal kitabında yer alan, bazen terfiyle ödüllendirilen, bazen çay molasında dertleşirken dua gibi anılan bir kavram. Ama dinle birleşince işin tadı iyice çıkıyor! Hadi gelin, bu kıdem mevzusuna hem mizahla hem biraz derinlikle bakalım.
---
1. Kıdem: Modern Çağın Ruhbanlığı
Kıdem, aslında ofis dünyasının manevi mertebesidir.
Kimisi için “tecrübe”, kimisi için “statü”, kimisi için “artık bana bulaşmayın” anlamına gelir.
Dinde nasıl yıllarını verip olgunlaşan bir derviş vardır, iş hayatında da yıllarını verip “kıdemli” sıfatını alanlar vardır.
Bu kişiler genellikle sessiz, bilge, çayı da kahvesi de nasıl içileceğini bilen insanlardır.
Erkek kıdemli, genellikle çözüm odaklıdır:
“Bu işi ben on yıl önce şöyle halletmiştim, şimdi de öyle yapalım!” der.
Kadın kıdemli ise ilişki odaklı yaklaşır:
“Sen yeni başladın, dur bakalım önce kahveni al, anlat derdini, sonra çözeriz,” der.
Yani biri plan yapar, diğeri ortamı yumuşatır.
Sonuç?
Biri masaya Excel açar, diğeri pastayla gelir.
İkisi birleşti mi? O ofis cennete döner.
---
2. Kıdemli Çalışanın Evrimi: Çaydan Başlayıp Duvara Asılmak
Bir çalışan işe ilk başladığında çay servisiyle sınanır.
“Bir çay getir bakalım,” denir. Bu, adeta manevi bir ayindir.
O çay ne kadar sıcak, ne kadar dolu gelirse, geleceğin o kadar parlaktır.
İkinci aşama: “Toplantıya sen de katıl.”
Bu, artık bir stajyerden kul üyeliğine geçiştir.
Ama asıl sınav, “Bunu sen hallet, ben sana güveniyorum” cümlesidir.
O cümleyle beraber insan bir gece de kıdemlenir ya da “deneme süresi uzar.”
Gerçek kıdemli çalışanlar duvarda fotoğrafı asılı olanlardır. Artık kimse onlara doğrudan iş vermez, sadece fikir alır.
Onlar da genellikle şöyle cevaplar verir:
“Bizim zamanımızda öyle değildi evladım.”
İşte o an, kıdemin kutsallığı başlar.
---
3. Kıdem Dini: Ofis İlahiyatının Altın Kuralları
Bir düşünün forumdaşlar, eğer ofislerin bir dini olsaydı, kıdem onun peygamberi olurdu.
Kutsal kitap: Şirket politikaları.
Dua: “Umarım maaş bordrosunda hata yoktur.”
Cennet: Erken çıkılan cuma akşamı.
Cehennem: Son dakika gelen e-posta.
Kıdemliler bu dinin alimleri gibidir.
Her şeyi bilirler, ama genellikle “yeni nesil” anlamaz diye anlatmazlar.
Yeni başlayanlar sorar: “Bu rapor nasıl yapılır?”
Kıdemli cevap verir: “Ahh, o sistem değişti evladım… ama eskiden…”
O “eskiden” sözü, kıdem dininin ezanıdır.
Her duyulduğunda ortama bir nostalji sessizliği çöker.
---
4. Erkeklerin Kıdem Felsefesi: Stratejik Kutsallık
Erkekler için kıdem, bir tür stratejik üstünlük anlamına gelir.
Bir masada “10 yıllık tecrübem var” dedin mi, kimse karşı çıkmaz.
Çünkü erkek dünyasında kıdem, futbol geçmişi gibidir:
“Biz 2008’de de kriz görmüştük.”
“Ah o 2015 bütçesi... ne günlerdi.”
Erkek kıdemliler genellikle verimlilik takıntılıdır.
Dosyaları alfabetik sıraya dizer, sunumları renk koduyla ayırır, yazıcıyı bir mabet gibi kullanır.
Ama bazen bu strateji aşırıya kaçar ve genç çalışanların kabusu olurlar:
“Sunumu 16:9 yap, 4:3 değil!”
Yani onlar için kıdem, düzeni korumakla eşdeğerdir.
---
5. Kadınların Kıdem Hikmeti: Empatinin Evrensel Yasası
Kadınlar için kıdem biraz daha duygusal bir mevzudur.
Bir kadın kıdemli, sadece işi değil, insanların ruh hâlini de yönetir.
Yeni gelen biri üzgün mü? Hemen fark eder.
Bir toplantıda biri gereksiz sert mi oldu? Not eder.
Bir projede ekip moral mi kaybetti? Hemen kek yapar.
Kadın kıdemliler, ofisin psikolojik denge unsurlarıdır.
Bir yandan sistemin içinde kalır, diğer yandan herkesin nefes aldığı köşe olurlar.
Mizahları da zariftir:
“Yıllar önce ben de senin gibiydim, sonra saçlarım bu hale geldi,” der gülerek.
Onlar kıdemin “insan tarafını” temsil eder.
Çünkü kıdem sadece yıllarla değil, insanlarla kazanılır.
---
6. Kıdemli vs. Yeni Nesil: Ofisin Komik Gerilim Hattı
Ofiste bazen kıdemli ile yeni nesil arasında görünmez bir çizgi olur.
Kıdemli Excel’le büyümüştür, yeni nesil ChatGPT’yle.
Kıdemli “yazılı imza” ister, yeni nesil “dijital onay” der.
Kıdemli “bu işte sabır lazım,” der, yeni nesil “deadline dünmüş zaten!”
Bir toplantıda kıdemli, “Bu işler tecrübeyle olur,” der.
Yeni nesil cevap verir: “Hocam, YouTube’da bunun eğitimi var.”
İşte o anda odada hem kuşak çatışması hem tarihî kahkaha başlar.
Ama günün sonunda, her iki taraf da birbirinden öğrenir.
Kıdemli sabırlı olmayı öğretir, genç hız kazandırır.
Ve ofis hayatı bu dengeyle yürür.
---
7. Kıdemli Forumdaşlar Sendromu
Şimdi dürüst olalım forumdaşlar…
Forumlarda da aynı şey yaşanıyor.
Bir konu açılıyor, yeni biri gelip “Kıdem ne demek din?” diye soruyor.
Hemen bir “kıdemli forum üyesi” beliriyor:
“Evladım, bu konu 2012’de tartışılmıştı. Link bırakıyorum.”
Yani kıdem sadece ofiste değil, forumlarda da geçerli bir rütbe.
Ama işin güzeli şu: Kıdemli üyeler her ne kadar “ben o zaman da buradaydım” dese de, aslında biz yenilere yer açmayı da biliriz.
Çünkü her kıdemli, bir zamanlar o saf soruyu sormuştur:
“Bu forumda nasıl alıntı yapılıyor?”
---
8. Sonuç Yerine: Kıdem, Zamanla Değil, Gülümsemeyle Ölçülür
Kıdem, aslında bir unvan değil, bir tavırdır.
Kimi sabırla, kimi kahkahayla, kimi kahveyle kazanır onu.
Ve en önemlisi, kıdem sadece geçmişin değil, geleceğe nasıl baktığının da göstergesidir.
Kıdem, “Ben çok gördüm” demek değil;
“Ben hâlâ öğreniyorum, ama artık gülerken öğreniyorum” demektir.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Kıdem Hikâyeniz Ne?
Hadi itiraf zamanı!
Sizce kıdemli olmak mı daha keyifli, yoksa “henüz çömezim ama enerji doluyum” modunda kalmak mı?
Hiç “Ben artık kıdemliyim” dediğiniz bir an yaşadınız mı?
Yoksa hâlâ biri size “Bir çay getir bakalım” dediğinde tüyleriniz diken diken mi oluyor?
Yorumlara yazın, birlikte gülelim.
Çünkü forumun en güzel yanı, kıdemi değil, samimiyeti paylaşmaktır.
Selam forumdaşlar,
Bugün biraz ciddi ama çok da ciddiye alınmaması gereken bir konuyla geldim: “Kıdem ne demek din?”
Evet, yanlış duymadınız! Kıdem… O gizemli kelime. İnsan kaynaklarının kutsal kitabında yer alan, bazen terfiyle ödüllendirilen, bazen çay molasında dertleşirken dua gibi anılan bir kavram. Ama dinle birleşince işin tadı iyice çıkıyor! Hadi gelin, bu kıdem mevzusuna hem mizahla hem biraz derinlikle bakalım.
---
1. Kıdem: Modern Çağın Ruhbanlığı
Kıdem, aslında ofis dünyasının manevi mertebesidir.
Kimisi için “tecrübe”, kimisi için “statü”, kimisi için “artık bana bulaşmayın” anlamına gelir.
Dinde nasıl yıllarını verip olgunlaşan bir derviş vardır, iş hayatında da yıllarını verip “kıdemli” sıfatını alanlar vardır.
Bu kişiler genellikle sessiz, bilge, çayı da kahvesi de nasıl içileceğini bilen insanlardır.
Erkek kıdemli, genellikle çözüm odaklıdır:
“Bu işi ben on yıl önce şöyle halletmiştim, şimdi de öyle yapalım!” der.
Kadın kıdemli ise ilişki odaklı yaklaşır:
“Sen yeni başladın, dur bakalım önce kahveni al, anlat derdini, sonra çözeriz,” der.
Yani biri plan yapar, diğeri ortamı yumuşatır.
Sonuç?
Biri masaya Excel açar, diğeri pastayla gelir.
İkisi birleşti mi? O ofis cennete döner.
---
2. Kıdemli Çalışanın Evrimi: Çaydan Başlayıp Duvara Asılmak
Bir çalışan işe ilk başladığında çay servisiyle sınanır.
“Bir çay getir bakalım,” denir. Bu, adeta manevi bir ayindir.
O çay ne kadar sıcak, ne kadar dolu gelirse, geleceğin o kadar parlaktır.
İkinci aşama: “Toplantıya sen de katıl.”
Bu, artık bir stajyerden kul üyeliğine geçiştir.
Ama asıl sınav, “Bunu sen hallet, ben sana güveniyorum” cümlesidir.
O cümleyle beraber insan bir gece de kıdemlenir ya da “deneme süresi uzar.”
Gerçek kıdemli çalışanlar duvarda fotoğrafı asılı olanlardır. Artık kimse onlara doğrudan iş vermez, sadece fikir alır.
Onlar da genellikle şöyle cevaplar verir:
“Bizim zamanımızda öyle değildi evladım.”
İşte o an, kıdemin kutsallığı başlar.
---
3. Kıdem Dini: Ofis İlahiyatının Altın Kuralları
Bir düşünün forumdaşlar, eğer ofislerin bir dini olsaydı, kıdem onun peygamberi olurdu.
Kutsal kitap: Şirket politikaları.
Dua: “Umarım maaş bordrosunda hata yoktur.”
Cennet: Erken çıkılan cuma akşamı.
Cehennem: Son dakika gelen e-posta.
Kıdemliler bu dinin alimleri gibidir.
Her şeyi bilirler, ama genellikle “yeni nesil” anlamaz diye anlatmazlar.
Yeni başlayanlar sorar: “Bu rapor nasıl yapılır?”
Kıdemli cevap verir: “Ahh, o sistem değişti evladım… ama eskiden…”
O “eskiden” sözü, kıdem dininin ezanıdır.
Her duyulduğunda ortama bir nostalji sessizliği çöker.
---
4. Erkeklerin Kıdem Felsefesi: Stratejik Kutsallık
Erkekler için kıdem, bir tür stratejik üstünlük anlamına gelir.
Bir masada “10 yıllık tecrübem var” dedin mi, kimse karşı çıkmaz.
Çünkü erkek dünyasında kıdem, futbol geçmişi gibidir:
“Biz 2008’de de kriz görmüştük.”
“Ah o 2015 bütçesi... ne günlerdi.”
Erkek kıdemliler genellikle verimlilik takıntılıdır.
Dosyaları alfabetik sıraya dizer, sunumları renk koduyla ayırır, yazıcıyı bir mabet gibi kullanır.
Ama bazen bu strateji aşırıya kaçar ve genç çalışanların kabusu olurlar:
“Sunumu 16:9 yap, 4:3 değil!”
Yani onlar için kıdem, düzeni korumakla eşdeğerdir.
---
5. Kadınların Kıdem Hikmeti: Empatinin Evrensel Yasası
Kadınlar için kıdem biraz daha duygusal bir mevzudur.
Bir kadın kıdemli, sadece işi değil, insanların ruh hâlini de yönetir.
Yeni gelen biri üzgün mü? Hemen fark eder.
Bir toplantıda biri gereksiz sert mi oldu? Not eder.
Bir projede ekip moral mi kaybetti? Hemen kek yapar.
Kadın kıdemliler, ofisin psikolojik denge unsurlarıdır.
Bir yandan sistemin içinde kalır, diğer yandan herkesin nefes aldığı köşe olurlar.
Mizahları da zariftir:
“Yıllar önce ben de senin gibiydim, sonra saçlarım bu hale geldi,” der gülerek.
Onlar kıdemin “insan tarafını” temsil eder.
Çünkü kıdem sadece yıllarla değil, insanlarla kazanılır.
---
6. Kıdemli vs. Yeni Nesil: Ofisin Komik Gerilim Hattı
Ofiste bazen kıdemli ile yeni nesil arasında görünmez bir çizgi olur.
Kıdemli Excel’le büyümüştür, yeni nesil ChatGPT’yle.
Kıdemli “yazılı imza” ister, yeni nesil “dijital onay” der.
Kıdemli “bu işte sabır lazım,” der, yeni nesil “deadline dünmüş zaten!”
Bir toplantıda kıdemli, “Bu işler tecrübeyle olur,” der.
Yeni nesil cevap verir: “Hocam, YouTube’da bunun eğitimi var.”
İşte o anda odada hem kuşak çatışması hem tarihî kahkaha başlar.
Ama günün sonunda, her iki taraf da birbirinden öğrenir.
Kıdemli sabırlı olmayı öğretir, genç hız kazandırır.
Ve ofis hayatı bu dengeyle yürür.
---
7. Kıdemli Forumdaşlar Sendromu
Şimdi dürüst olalım forumdaşlar…
Forumlarda da aynı şey yaşanıyor.
Bir konu açılıyor, yeni biri gelip “Kıdem ne demek din?” diye soruyor.
Hemen bir “kıdemli forum üyesi” beliriyor:
“Evladım, bu konu 2012’de tartışılmıştı. Link bırakıyorum.”
Yani kıdem sadece ofiste değil, forumlarda da geçerli bir rütbe.
Ama işin güzeli şu: Kıdemli üyeler her ne kadar “ben o zaman da buradaydım” dese de, aslında biz yenilere yer açmayı da biliriz.
Çünkü her kıdemli, bir zamanlar o saf soruyu sormuştur:
“Bu forumda nasıl alıntı yapılıyor?”
---
8. Sonuç Yerine: Kıdem, Zamanla Değil, Gülümsemeyle Ölçülür
Kıdem, aslında bir unvan değil, bir tavırdır.
Kimi sabırla, kimi kahkahayla, kimi kahveyle kazanır onu.
Ve en önemlisi, kıdem sadece geçmişin değil, geleceğe nasıl baktığının da göstergesidir.
Kıdem, “Ben çok gördüm” demek değil;
“Ben hâlâ öğreniyorum, ama artık gülerken öğreniyorum” demektir.
---
Forumdaşlara Soru: Sizin Kıdem Hikâyeniz Ne?
Hadi itiraf zamanı!
Sizce kıdemli olmak mı daha keyifli, yoksa “henüz çömezim ama enerji doluyum” modunda kalmak mı?
Hiç “Ben artık kıdemliyim” dediğiniz bir an yaşadınız mı?
Yoksa hâlâ biri size “Bir çay getir bakalım” dediğinde tüyleriniz diken diken mi oluyor?
Yorumlara yazın, birlikte gülelim.
Çünkü forumun en güzel yanı, kıdemi değil, samimiyeti paylaşmaktır.